30 Ekim 2010 Cumartesi

İplerden Sandalyeler


Jessica Carnavale tasarımı olan Stretch sandalyeler gerçekten çok eğlenceli görünüyorlar..Moda tasarımcısı Christopher Kane'ın 2007 bahar koleksiyonundan ilham almış.Sıradan sandalyeleri ipler sararak ve farklı düğümler yaparak renkli ,eğlenceli hale getirmiş.Daha önce farklı malzemelerde denemiş fakat istediği etkiyi sadece iplerde bulmuş.Sanat değeri olan sandalyeler ve pek de rahat olduklarını sanmıyorum o yüzden alıp evde  bir konsolun yanında veya girişte vs herhangi biryerde sergilenebilecek güzel bir parça olabilir bence.

İplerden yapılmış bir başka tasarım da Nasse Arm Chair.Marco Stefanini tasarımı olan bu sandalyeler Stretch sandalyelere göre biraz kolaya kaçılmış gibi gözüksede fikir olarak çok güzel ve kullanım açısından da daha ergonomik diye düşünüyorum.Farklı renk alternatifleri yapılabiliyormuş dolayısıyla evinize uyan istediğiniz renkten yaptırabilirsiniz.Tabi paslanmaz çelik sandalyelere yapıldığı için biraz soğuk ve donuk gelebilir bu tasarımlar o yüzden aslında bu kadar basit bir tekniği herhangi bir sandalyeye uygulayabilirsiniz.Hatta plastik sandalyelere bile uygulayıp onları eğlenceli hale getirip ucuz görüntüsünden kurtarabilirsiniz.Hem biraz değişiklik yapmış olursunuz hemde evinize renk katmış olursunuz.

29 Ekim 2010 Cuma

Transit Tasarımlar

Buna da aslında Ready-Made Vol.3 diyebilirdim fakat Boris Bally’nin tasarımlarını bu kadar basite indirgemek istemedim.Eski yol tabelalarını değerlendirerek ortaya eğlenceli ve yenilikçi tasarımlar çıkarmış.Tasarımlarına Transit Chairs&Transit Tables isimlerini vermiş.Peki sadece masa,sandalye,sehpa mı üretmiş?Tabiki de hayır posta kutusundan tabaklara kadar tasarımcı tabelaları her alanda kullanılır objelere dönüştürmüş.Herbir parçayı Boris Bally kendi atölyesinde üretiyor ve hiçbirinin bir ikinci parçası yok.Dolayısıyla yemek masasında ki gibi bir kombinasyon yapılacaksa eğer çeşitlilikten ve renklerden dolayı biraz göz yorabilir o yüzden minimal tarzlarda döşenmiş mekanlara daha uygun olacağını düşünüyorum.Bu tasarımları kullanarak istediğiniz mekana pop-art etkisi verebilirsiniz.Ama tabi bu o kadar da basit olmayabilir.Ürünlerin fiyatları $1000 - $5000 arasında değişiyor ,bir de bulunduğunuz yere kargo ücretini düşünürsek...gerisi size kalmış...

28 Ekim 2010 Perşembe

Smash Fenerler


Smash fenerler Japon tasarım firması  Nendo tarafından Milano trianeli için uygulanmış.İnce dokunmuş polyesterden yapılmış ve ısıtıldığında kolaylıkla şekil alabiliyor.Sanılanın aksine kolay yırtılıp ,parçalanmıyor; yumuşak yüzeyine rağmen mukavemeti oldukça yüksek.
Cam üfleme tekniğinde olduğu gibi bu aydınlatmalara da üfleyerek şekil verilmiş.Bu sayede kalıp izi olmaksızın pürüzsüz formlar ortaya çıkmış.Şekil verme esnasında her zaman istenilen sonucun elde edilmesi olanaksız.Üflenilen havanın basıncına ve devamlılığına göre form değişkenlik gösteriyor.Bu yüzden de her bir ürün diğerlerinden farklı.Kullanılan malzeme ısıda form değiştirdiği için  düşük ısıda led aydınlatmalar seçilmeli.Smash aydınlatmaların herbiri farklı olduğu için biraraya getirildiğinde çeşitli kompozisyonlarda etkiler yaratılması mümkün.Tek tek de kullanılabilir. Bunları kişiye özel tasarımlar gibi düşünmek lazım  ne de olsa aynısını bir başka yerde göremiyorsunuz.Neden bu gibi tasarımlara kolay erişemiyoruz?  Veya neden biz türklerden çok nadir  ‘tasarım’ diye adlandırabileceğimiz ürünler çıkıyor?

25 Ekim 2010 Pazartesi

Tinos'da Özel Bİr Ev

  Bu ev Yunanistan’ın tipik bir adası Tinos’da (sanırım yeryüzündeki cennet de diyebiliriz).Evin mimarisini Yunan firması olan Zege Mimarlık , dekorasyonunu ise  aynı zamanda evin sahibi de olan iç mimar Marilyn Katsaris üstlenmiş ve ortaya tipik bir yunan evi çıkmış.
 
  Taşın doğal formu ön planda ve kusursuz kıvrımlar hakim evin geneline.Eşyalar gerektiği kadar ve minimal.Yer yer klasik ve gösterişli objelere de rastlıyoruz fakat o kadar tadında ve yerinde kullanılmış ki sanırım onlar olmasa birşeyler eksik kalabilirmiş.Yemek masasının olduğu bölümde tabi ki vintage parçalar kullanılmış.Vintage mobilyalar ve aksesuarlar bir evi ev yapan,yaşanılır olduğunun en büyük göstergesidir bence.Banyodaki ayna ve aplikler,eski parfüm şişeleri,girişdeki mavi şişeler ve yemek masasının arkasındaki aynalar gibi ufak detaylar aslında mekana büyük anlamlar yüklemiş ve teatral bir hava katmış.

Evin banyo dışındaki bütün odalarında yerden tavana kadar beyazlık hakim.Banyolarda mavinin farklı tonları tercih edilmiş.En hoşuma giden detaylardan birisi de banyoda küvetin  tamamen taş ve doğal formunda olması.

Bu evin doğallığı,ışığı,yalınlığı ve açıklığı insanın bütün kötü enerjisini ve yorgunluğunu alır.Uzun bir günün ardından böyle bir eve gelmek kimsenin hayır diyemeyeceği birşey olsa gerek.’Burada ömür geçer ‘derler ya işte sanırım bu ev de benim için böyle betimlenebilir.

23 Ekim 2010 Cumartesi

Ready-Made VOL.2


Ready-made ‘e blogumda  sıksık  yer vereceğimden söz etmiştim.Geçen sefer ki yazım şişelerden yapılmış aydınlatmalar üzerineydi, bu sefer ki de çay veya kahve fincanlarından yapılmış aydınlatmalar.
Ev için düşündüğümüzde yatak odalarında tercih edilebilir veya konsept restaurant-cafelerde hatta  tea houselarda kullanılabilir.İsterseniz fincanları tek tek kullanın isterseniz de çoklu olarak kullanın ikisinin de vereceği etki ayrı ve güzel olacaktır.Burada önemli olan kullandığınız fincanın porselen olması.Aslında porselen olmayan fincanlarla da yapılabilir ama porselen yarı saydam olduğu için ışığı daha çok geçiricek böylece daha dramatik ve etkili bir görüntü oluşturacaktır.Porselen olması önemli dedim tabii ama porselene hassas davranmak gereklidir bunu da söylemeden geçmemek lazım.Dolayısıyla duyu için gerekli olan deliği çok hassas davranan birine açtırmak gerekir,aksi halde fincanı kırmak çok da zor olmaz.
Fincanları çeşitli antikacılardan toplayabilirsiniz.Belki de dünyanın  dört bir yanından toplanmış fincanlardan oluşan bir koleksiyonunuz vardır ve bunu değerlendirmenin zamanı gelmiştir.Tabi fincanlar vitrinden çıkarma kararını vermek çok olay olmasa gerek ama bence böyle bir lamba için kesinlikle değer.

14 Ekim 2010 Perşembe

Neyse Halin Çıksın Falin



  Rakı kadehleriyle ilgili olan yazımda fikrimce IDW’ye dair en güzel tasarımın kadehler olduğunu yazmıştım.Fakat gözden kaçırdığım bir tasarım var,hakkını yemeyelim ki Fortune Tale da çok başarılı bir tasarım olmuş. Hem göze hitap ediyor hem de kültürümüze.
İstanbul Teknik Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümünden mezun olan  Seza Yeğin,türk kahvesi içiminde ki ritüelden yola çıkarak tasarlamış bu ürünü.Fala inanmasak bile falsız kalmamak adetten olduğu üzere çoğumuzun aşina olduğu bir ritüeldir falı kapadıktan sonra fincanın üzerine para veya yüzük benzeri metal birşeyler koymak.Burada ki amaç hem dileklerimizin gerçekleşmesine yardımcı olması hem de fincanı daha çabuk soğutarak fal faslına çabuk geçilmesini sağlamak.
  Fincanın kulbu arasına yüzüğün yerleşmesini sağlayacak şekilde tasarlanmıştır.Buarada yüzükle ilgili bir detayı atlamamak gerekir; yüzüğün üzerine ‘neyse halin çıksın falin’ yazıyor.Böylece sürekli olarak bu cümleyi kafanızdan geçirmeniz yerine yüzük sizin için bunu garantilemiş oluyor.
  Sadece fikire ve estetiğe ağırlık veren ve diğer özellikler bakımından eksik olan tasarımların aksine bu işten anlayan birinin elinin değdiği anlaşılıyor bu ürüne.Hem form olarak alıştığımız kahve fincalarından çok uzakta değil hem de porselen olmasının verdiği özellikden dolayı fincanın ağzı incecik.Böylelikle bir taşla iki kuş vurmuş oluyorsunuz ve kahveyi içerken aldığınız keyif sonrasında da devam ediyor.
Kahve içince fal kapamadan olmaz diyenlerdenseniz bu alışkanlığınıza keyif ve daha fazla eğlence katmak için birebir bir ürün.Fortune Tale Çukurcumada Zeckie adında bir mağazada satılıyor.www.zeckie.com.Ayrıca sezayegin@gmail.com adresinden direkt olarak tasarımcısıyla irtibata geçebilirsiniz ,hem ürünle ilgili detaylı bilgi almış olursunuz hem de Çukurcumaya gitme imkanınız yoksa ürünü size temin edebilir.
    *Fotoğraflar  için Mete Ersöz’e teşekkürler. www.metersoz.com

11 Ekim 2010 Pazartesi

Happy People-KARIM RASHID






İşte size ulaşılabilir bir tasarım daha.Aslında sahip olununca kullanmaya kıyamacağınız tarzda ürünler bunlar.Düşününce tek bir bardakta iki bardak sahibi oluyorsunuz bu yüzden de haklı olarak fiyatları biraz pahalıca.Hele bir de yarı mısırlı yarı ingiliz olan tasarımcı Karim Rashid’in elinden çıkıyorsa bu bardaklar işte size pahalı olması için ikinci bir neden daha. Bir türk markası olan Gaia&Gina için tasarlamış bu bardakları Karim Rashid.Farkli ülkelerin insanlarından yola çıkarak tasarlamış ,biraz da kültürleri karıştırmış diyelim.Toplu halde bakıldıklarında karmaşa içerisindeki insan topluluğunu anımsatıyor. Bütün bardaklara yola çıktığı kültürlerden insanların isimlerini vermiş.Mesela Sophia, fransız ve tahmin edileceği üzere kırmızı şarap bardağı;Ming Yiu tabiki de japon ve sake bardağı.Gelelim Mehmet’e ,bizim Mehmet de tabiki rakı bardağı.Türkleri Fransızlarla harmanlamış ve aynı zamanda tersini şampanya bardağı olarak tasarlamış.Ya da belki türkleri fransızların tersi olarak düşünmüştür ! ?.Neyse o detaylara fazla girmeyelim.Sonuç olarak ortaya happy people isimli bu eğlenceli bardaklar çıkmış.Ergonomik bir tasarım mı orası tartışılır bunu öğrenmek için birer adet edinmek gerekiyor sanırım.Bardaklar tek tek de alınabiliyor.Fiyatları 75-150 dolar arası değişiyor.Dediğim gibi evimde Karim Rashid tasarımı bulunmalı diyenler için makul bir ürün ama aldıktan sonr kullanmak veya başköşede sergilemek size kalmış.

7 Ekim 2010 Perşembe

En feminen avize



Bu avize için denebilecek fazla söz bulamıyorum.Portekizli sanatçı Joana Vasconcelos sanatta yaratıcılığın gelebileceği son noktayı göstermek istemiş adeta.İlk olarak Venedik Bienalinde sergilenen ‘The Bride’ isimli avize tam 14.000 adet tampondan yapılmış.Hala süreli sergilerle dünyayı gezmeye devam ediyor bu feminen avize.
Özgür ifade ve düşünce gücünün olduğu bir ülkede yapmış olduğu bu tasarımdan dolayı Joana Vasconcelos’u tebrik etmek lazım.Ayrıca ellerine sağlık 14.000 adet tamponu metal tellerden geçirmek ve iplerle birbirine bağlamak da ayrı deli işi olsa gerek.

4 Ekim 2010 Pazartesi

Tasarımcı gözüyle rakı sofraları

Faruk Malhan_Aheste

 Faruk Malhan’ın Aheste isimli rakı kadehi takımını heralde görmeyen , hatta tasarıma veya rakı sofralarına meraklı olup da almayan kalmamıştır.Klasik rakı bardaklarına karşılık olarak çok estetik bir bakış açısı sunmuş Faruk Malhan.Rakı kadehi ve tabii vazgeçilmezi su bardağı.Bu ikilinin beraberliğini tasarıma birbirini tamamlayan iki form olarak yansıtmış.Ayrıca ‘Bizim rakı bardağımızın alt kısmında da cam biraz daha geniş ve kalın.Bunu,insanlar bardağı vura vura,rahatlıkla tokuşturabilsinler diye bu şekilde tasarladık.Yani kırılacak diye korkmalarına gerek yok.’ demiş Faruk Malhan. Dolayısıyla şişenin dibine yaklaştığınızda da herhangi bir tehlikeyle karşılaşmayacaksınız demektir bu.
Nil Deniz_Neyzen

Beğendiğim diğer rakı kadehi tasarımı ise Nil Deniz’in İlio için yaptığı Neyzen takımı oldu.İnternetten araştırdığımda zaten dikkatimi hemen çekmişti fakat İstanbul Design Week’e yaptığım ve hayal kırıklığıyla sonuçlanan gezinin sonunda bu kadehlerin tek kayda değer tasarım olduğunu düşündüm ve hemen sizinle paylaşmaya karar verdim.Biraz daha kapsamlı düşünülmüş bir tasarım.Sofrada su şişesi ve rakı şişesi bütünlüğü ve estetiği bozmasın diyenler için tasarlanmış adeta.Nil Deniz’de Faruk Malhan gibi birbirini tamamlayan formları seçmiş.Tasarımına biraz da rakının verdiği sarhoşluğu ekleyerek ortaya hafif yalpalayan, bence eğlenceli rakı kadehleri çıkmış.
Kimileri ‘Rakı, çay bardağında da içilir önemli olan muhabbetidir.’ dese de sofrasında biraz hoşluk arayanlar için ideal iki seçenek olmuş bu tasarımlar.